Doğa İle Harmoni - Organik Mimari
Organik Mimari, mimarlarca kullanılan bir terim, basite indirgemek gerekirse yapının doğa ile bütünleşik olması, doğa- insan, insan-mekan ilişkisini irdeleyerek kullanışlı mekanlar ortaya çıkmasıdır.
Organik mimari öncülerinden olan ve ilk akla gelen, hiç şüphesiz Frank Lloyd Wrigth'ın Şelale Evidir (Falling Water House). Bir şelalenin üzerine konumlandırılan ev, çevredeki tüm ağaçlar ve kayalar korunarak inşa edilmiştir.
Yapının içinde de dışarıdaki etki devam etmiş, yerlerde ve duvarlarda doğada hazırda bulunan taşlar korunmuştur. Hatta şömine bile mevcut kayadan oluşmaktadır. Pencerelerin taş duvarla birleştiği noktalarda doğrama bulunmuyor, camlar araya açılan oluklara yerleştirilmiş durumdadır.
James Bond- Ölümsüz Elmaslar filminden hatırlayabileceğiniz ev, organik mimariye örnek olabilecek bir diğer yapıdır. Doğaya en az müdahale ile ortaya bu yapı çıkmaktadır.
Yapı, bulunduğu topografyaya uyumlu biçimde konumlanmıştır. Doğal kayalar evin duvarları olarak kullanılmıştır. Tavanda ve duvarlarda kullanılan açıklıklar sayesinde gün ışığından yararlanılmıştır. Yapının içinde kullanılan diğer malzemelerde doğaya uyumlu malzemelerden seçilmiştir. Böylece bir bütünlük sağlanmıştır.